mokitam.com'a hoşgeldiniz!

AFIAP Fotoğraf Sanatçısı Şenol ZÜMRÜT İle Röportaj

Yazar: Murat Çelik

AFIAP Fotoğraf Sanatçısı Şenol ZÜMRÜT ulusal ve uluslararası birçok yarışmada ödüller almış, karma sergilere katılmış, uluslararası endeksli bilimsel dergide fotoğraf üzerine makalesi yayınlanmış, kişisel fotoğraf gösterileri yapmıştır.

Çok sayıda ulusal ve uluslararası yayında yer alan fotoğraflarının birçok uluslararası fotoğraf yarışmasında başarılı olması üzerine FIAP (Federation Internationale de I’Art Photograhique) (Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu) tarafından 2019 yılında AFIAP (Artist: Sanatçı) ünvanı ile ödüllendirilmiştir.

AFIAP fotoğraf sanatçısı Şenol ZÜMRÜT’le yaptığımız röportajı keyifle okumanız dileğiyle yayınlıyoruz.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1967 yılında Yalova’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Yalova’da , Liseyi ise 1984 yılında İzmir’de tamamladım. 1989 yılında Kara Harp Okuldan mezun oldum.

2004 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi  Sosyal Bilimler Enstitüsünde, 2007 yılında ise Ankara Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisans eğitimlerini tamamladım. 2017 yılında ise Anadolu Üniversitesi’nde  Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Önlisans eğitimini tamamladım.

2019 yılında AFIAP  (Artist  Federation Internationale De L!Art Photographique ) Uluslararası Fotoğraf Sanatçısı ünvanına layık görüldüm.

Fotoğraf makinesiyle tanışma hikayeniz nedir?

Güzel sanatlara olan ilgim öncelikle resim daha sonra karikatürle başladı. Lise yıllarında karikatüre olan ilgim artarak devam etti. İki kez sergi açtım ancak ilerleyen yıllarda aktif meslek hayatımda bu hobilerim yalnızca izleyici-okuyucu ilişkisi şeklinde devam etti.

Güzel sanatlara olan ilgim daha sonra müzik alanına doğru  evrildi. Gitar ve tenor  saksofon  dersleri aldım. Amatörce bu sazları çalmaya çalıştım ve sazlara olan düşkünlüğüm sonunda iyi bir müzik araçları koleksiyonuna dönüştü. Evde bir Avusturya  duvar pianosu, bir klasik gitar, iki elektro gitar, bir yan flüt, mandolin, yaylı tambur, bir hava ile çalışan org var.

1989 yılında İstanbul da sınıf okulunda iken fotoğraf merakım başladı. O yıllarda  İstanbul’un o mevcut halini belgeleme  isteği duydum ancak bunu başaramadım.  Zaten bir de Bayburt’a görev gereği tayin olmuştum. Bu da fotoğrafa olan ilgimin 10 yıl ertelenmesi demek oldu.

İstanbul maceram 1999’da yeniden başlayınca vakit geçirmeden Sirkeci’den bir  klasik  ZENIT Fotoğraf Makinesi aldım ve başladım çekmeye. Bu sayede İstanbul’u adım adım gezerek İstanbul’u öğrenir oldum. Böylece herhangi bir kurs takip etmeden kendi kendime deneme yanılma ile birçok rulo fotoğraf filmini mahvettim.

2 yıllık İstanbul macerası bitince Ankara’ya tayin oldum ve bu süreçte fotoğraf serüveni  mecburen ilgi açısından arka sıralarda kaldı.  

2011 yılında Erzincan’a tayin olunca  eski ilgim yeniden canlanır oldu. O günlerde internetten basit bir kompakt makine aldım ve fotoğrafla olan ilişkim kaldığı yerden devam etti. Ancak yoğunluktan ve anlaşılan eski sevdamız tam alevlenmemiş ki makine 1,5 yıl odada dolapta bekledi.  

Daha sonra Hüseyin TUNCER sevgili dostum ile tanıştım. İyi bir fotoğrafçı olan Hüseyin  beni cesaretlendirdi ve yeniden  fotoğraf  ile ilgilenmeye başladım. Bu konuda Hüseyin TUNCER’e ne kadar teşekkür etsem azdır.

Uluslararası Fotoğraf Sanatçısı olma yolunda yaşadığınız süreci bizimle paylaşır mısınız?

2013 yılında bir daha Ankara’ya tayin olup görevim gereği ülkenin birçok yerine gitme  şansına erişince bu fırsatı fotoğraf ile değerlendirme imkanı buldum. Her gittiğim yeri öncelikle belgelemek kaygısıyla fotoğrafladım ve bu bende artık sevgi derecesini aştı, sanki bir mecburiyete dönüştü.

Belgelemek  yolu ile fotoğraf serüvenine başlayınca  dünyanın farklı ekollerine sahip fotoğrafçılarını  takip etme, inceleme, araştırma yolu ile tanımaya çalıştım.

Bu arada fotoğraf ile ilgili ne kadar yayın, kitap, belgesel vb. varsa elimden geldiği kadar takip etmeye çalıştım. Üzerine Anadolu Üniversitesi 2 yıllık Önlisans Fotoğrafçılık Bölümünü takip ettim. Ayrıca bu süreçte ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldım. Bu yarışmalar sonunda uluslararası fotoğraf sanatçısı ünvanına ve AFIAP  derecesine  layık görüldüm.

Eserlerinizde soyut ve belge niteliğindeki fotoğraflar öne çıkıyor. Bunun özel bir nedeni var mı?

Yarışmalar neticesinde birçok ödüller kazandım. Bu süreç  içerisinde birçok tema içeren fotoğraflar çektim  ve bunun sonucunda beni mutlu eden çalışmalarımın soyut, ışık-gölge fotoğraf anlayışı olduğuna  kanaat getirdim.

Soyut ve ışık-gölge fotoğraflarına olan teveccühüm; soyut dalında bir Dünya 3’üncülüğü, ışık-gölge dalında ise bir Altın Madalya, Londra merkezli bir yarışmada ise Özel Onur Ödülü getirirken bir de Türkiye 1’inciliği getirdi.

Soyut çalışmalar beni mutlu ediyordu ancak kentlerin kaybolmaya yüz tutmuş değerleri  yok olmadan  belgelemek isteği yine de beni heyecanlandırıyordu. Bu çalışmalar sonucunda Ankara’nın Yitik Mekanları ve Zamanları adlı  gösteriyi  hazırladım. Bu heyecanımı Diyarbakır ve akabinde Erzurum ile devam ettirdim. Daha sonra bu düşünceme gezebildiğim ve gidebildiğim yerleri de dahil ettim. Sırasıyla; İzmir, Gelibolu, Sivas, Bodrum, Sivrihisar vb. gibi yerler ile daha değişik temaları içeren fotoğraflardan oluşan videolar hazırladım. Hazırladığım videoları ise Youtube sayfamda yayınlamaya başladım.

Kentlerin tarihi ve mimari değerlerini belgelerken o mekanlarda yaşayan insanlar ile temas sağlamak ve onlarla dostluk kurmanın anlatılmaz hazzını yaşadım.

Fotoğraf üzerine yayınlanan makaleleriniz var. Bize kısaca bunlardan bahsedebilir misiniz?

Fotoğraf çekmenin dışında o sanatın felsefesini, tarihini  diğer sanat dallarıyla olan ilişkisini öğrenme gayret ettim. Duyduğum kaygıları, sıkıntıları ya da fotoğraf konusunda hissettiklerimi yazıya dökme ihtiyacı hissettim. Yazmaya değişik mecralarda devam etmeye çalıştım. Academia Edu, ZorbaTV gibi dijital ortamlarda olduğu kadar yazılı medyada Ankara’da yayımlanan Sanatım Dergisinde de yazılarım yayınlandı.

Fotoğrafçılığın yanında bunun diğer yanlarına da ilgi duyduğumu belirtmiştim. Çanakkale Üniversitesi’nin düzenlediği Uluslararası kongrede plastik sanatlar dalında katıldığım fotoğraf yarışmasında özel makale yazma ödülüne layık görüldüm ve uluslararası endeksli  Rating Academy dergisine ‘’Somuttan Soyuta’’ adlı bir makale yazdım.

Soyut anlayışına ilgi duyduğumu daha önce belirtmiştim. Soyut fotoğraf çekiminin  ne anlama geldiğini, nelere dikkat etmenin gerektiğini, inceliklerini, bu konularda neler düşündüğümü açıklamaya çalıştığım bir deneme oldu.

Kendinizi fotoğrafçılığın neresinde görüyorsunuz?

Fotoğrafçılığın neresinde olduğuma ilişkin açık bir tanımlama yapmanın kolay olamayacağına inanıyorum. Fotoğrafçı bir avcıya benzer, elinde makinesi avlayacağı şeylere odaklanır. Ben de elimde makine varsa dolaştığım yerlerde fotoğraf değerine uygun bir an, ya da olay görürsem çekmeye çalışırım. Makinem  ola ki  yanımda değilse o fotoğrafı gözümle çeker, uygun olayı  hafızama yazarım ve daha sonra o yere gider ve o fotoğrafı çekerim.

Çektiğim fotoğrafları başkalarıyla paylaşmaktan keyif alır, bende kalmasının bir manası olmadığına inanırım. İmkanım oldukça fotoğraflarımı sosyal medyada paylaşmaya gayret ederim. Diğer fotoğrafçıların çektiklerini de oldukça önemserim. Çok başarılı fotoğrafçıların olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.

Çeşitli ortamlarda karma sergilere ve dijital ortamda sergilere katıldım. Kişisel olarak da ikisi Ankara’da ve biri Afyon’da olmak üzere üç kez sergi açtım. Bazı fotoğraflarımın çeşitli dergi ve kitaplarda kullanılması da beni ayrıca mutlu etmiştir.

Fotoğraf çekerken dediğim gibi  insanlarla olan temas ve ilişkilere büyük önem veririm. İnsanlarla kurduğum  temaslar sonucunda arkadaşlıklar ve dostluklar geliştiririm. Bu da benim kazancım olur. Salt fotoğraf çekmek bana pek anlamlı gelmiyor.

Murat ÇELİK